Endişe ediyoruz…
İlk günden bu yana söylüyoruz. TSK'nın ana hedefte olduğu bir darbeyi şehitler vererek atlattık. Ancak yaşanan gelişmeler bölgenin en güçlü ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki oyunların devam ettiğini gösteriyor.
Uzatmadan, karmaşaya boğmadan, net ifade etmek istiyorum:
AKP iktidarının yaptığı bu düzenlemeler TSK'nın muharebe gücüne büyük darbe vuracaktır! Hiçbir siyasi iktidar bunu bilerek yapacak aymazlıkta olamaz.
Saray'ın TSK'yı dizayn etmesinin gerekçesine değinmeden önce bir tespite yer verelim:
TSK'ya yıllarca hizmet etmiş; Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış E. Amiral Soner Polat ile konuşuyorum, müthiş bir örnek veriyor:
"Sonar uzmanları vardır; fırtınalı sularda düşmesinler diye geminin koltuğuna bağlanırlar. Denizin derinliklerinden gelen sonar sesine kilitlenirler. Rahatsız edici bir gürültü karmaşası vardır… Ancak Sonar'cılar küçük bir ses değişikliğinden düşman denizaltısını tespit edebilirler. O askere, bu hassas kulağı kazandıran Harp Akademileridir, askeri okullardır"
***
Ne kadar net değil mi? TSK'yı sivilleştireceğiz söylemi ile harp akademilerini ve askeri okulları kapatıp; "sivil" üniversitelerden "asker", yüksek lisans yapanlardan "kurmay" yaratmaya çalışacaklar. Askerler yükselmek için master, doktora peşinde koşacak. Bir dilin yanında ikinci, üçüncü dili öğrenmeye çalışacaklar… Akademisyenlerden kurulu bir ordu olacak. Kağıt üzerinde bilgi, görgü, kültürün 10 numara olduğu, ancak savaş anlarında nasıl tepki vereceği bilinmeyen bir ordu! Kağıt üzerinde diplomalı, kültürlü, okumuş askerler… Kağıttan kaplanlar!
Peki ya muharebe gücü? Sonar'ın tınısından denizaltıyı bulabilme kapasitesi?
***
Bu kadar da değil;
Diplomayı aldınız, yüksek lisans yaptınız, dil öğrendiniz… Terfi ve atama yetkisi de "sivilleştiği" için bu kez soluğu AKP il başkanlıklarında, belediye başkanlarının yanında alacaksınız. Komutanlar "iktidarda bir dayı bulma" arayışına girecek. TSK personelini bu kadar ayağa düşürmek nasıl açıklanabilir?
Yanıtını verelim: Korku ile…
Sayın Cumhurbaşkanı bir suikast tehlikesi atlatmıştır. Bunu sindirmek kolay değildir… 15 Temmuz kalkışması sonrasında darbecilerin içinden çıktığı TSK'yı "kontrol etmek" isteği Saray'da baskın kanaattir.
Oysa bunun için bin yıllık geleneği bozmaya gerek yoktu... Çünkü darbeciler yalnızca TSK'ya sızmış hainler değil, siyasetten, yargıya, bürokrasiden üniversitelere kadar yayılmış bir örgüttü… Bu mantıkla Meclis'i, Üniversiteler'i, Yargı'yı, bürokratik kurumları da kapatmak gerekmez mi? Üstelik darbecilerin TSK'ya sızmasının, devleti adeta ele geçirmesinin sorumlusu askerlerden önce siyasilerin ta kendisiyken…
***
Endişeliyim…
"Oyun içinde oyun" diye yazdım… Daha ilk gün; "Darbeciler kaybetti ama küresel efendileri kazandı" dedim… TSK'nın ve Demokrasinin önüne çekilen kamyonlar kaldırılmalıydı… Ancak tersine duvarlar örülüyor…
TSK'yı "sivilleştirme" projesi emperyalizmin dayattığı bir projedir ve Can Paker'li TESEV'e hazırlatılmıştır. 2004 yılında ben ortaya çıkardım. Ayrıntıları ile 12 yıl öncesinden bugün TSK için atılan adımları yazdım. Haklı çıkmak istemiyordum.
Sayın Cumhurbaşkanı kendisine bu projeleri getirenlere daha dikkatli bakmalı. Hangi askeri uzmanlıkla bu süreci hazırladılar? FETÖ darbesinden kurtulurken, geri dönüşü zor bir başka senaryonun içine düşüyoruz. Bölgede ulusal çıkarlarımız emperyalizmle çatışıyor. Ama emperyalizmin TSK kurgusunu hayata geçiriyoruz! Bu büyük bir çelişkidir.
TSK'nın kendi özgün yapısını korumalıydık.
Sayın Cumhurbaşkanı bu kaygımıza kayıtsız kalmamalı… Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde kulağını ve gözünü kapatanların FETÖ'cü kadrolar olduğunu açıkladı. Peki bugün bu tehlikeyi kendisine söyleyen yok mu?
1) Ordu siyasetin kucağına itiliyor. Bundan sonra komutanlar, siyasilerin iktidar yarışında taraf olacaklar. "Doğru ata oynamanın" hesabını yapacaklar. (Bir de koalisyon hükümeti ihtimallerini düşünün!)
2) Ordu'nun savaşçı geleneği, her an muharebeye hazır olma psikolojisi, uzmanlığı yara alacak. Emir komuta zinciri bozulacak. Akademik ama kriz anlarında refleksi belli olmayan bir TSK yaratılacak.
Bir soru ile noktalayalım: Barış zamanı savaşa hazırlık yapılır. Matematik öğretmeni, gıda sektörü yöneticiliği yapmış Milli Savunma Bakanı, hangi bilgi birikimi ile kuvvet komutanlarını sevk ve idare edebilecek? Hayatını savaş sanatı ile geçirmeyenlere fiili bir durumda nasıl güvenilecek?
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/akademik-ordu-ile-savas-kazanilir-mi-39198yy.htm