• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ilkeliyazilar

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Ufuk KARADAVUT
Samanımız Geldi Hayırlı Olsun!
18/09/2017

Türkiye 10-15 yıl kadar önce kendine yeten 7 ülkeden biri olarak bilinir ve bu şekilde dünya çapında bir üne sahipti. Anca ne yazık uygulanan yanlış politikalar nedeni ile bu özelliğini kaybetti. Artık kendine yetmeyen ülkeler listesinde yer almaya başladı. Ülke genelinde tarımdaki küçülme yıllar itibariyle değişmekle birlikte her yıl ortalama %5 oranına küçülme göstermektedir. Bu oldukça büyük bir rakamdır ve küçülme devem ederse önümüzdeki 20 yıl içinde tarımdan bahsetme imkânımız olmayacaktır.

            Tarım sektörünün en önemli ayaklarından birisi olan hayvancılıkta ciddi anlamda sıkıntıların yaşandığını biliyoruz. Özellikle et fiyatlarındaki önlenemez yükseliş herkesi he konu ile ilgili olan her kesimi ciddi olarak rahatsız etmektedir. Gerekli tedbirlerin alınarak hayvancılığın en uygun şekilde ayağa kaldırılması gerekir. Geçen yazımızda desteklemeleri vermiştik. Uzun yıllardan beridir verilen bu desteklerin amacına ulaşmadığı ve mutlaka köklü değişikliklerin yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Hayvancılıkta dışa bağımlılıktan kurtulmanın yolu yerli üretimin artırılmasından geçmektedir. Yerli üretimin artırılması için ise hayvancılıkta temel gider olan ve giderin yaklaşık %60-70’lik kısmını oluşturan yem sorununun halledilmesi gereklidir. Yem sorunu halledilmeden yapılacak yatırımların ve desteklerin anlamının olmayacağı bir gerçektir. Yıllardan beri verilen desteklemelerden ciddi bir sonucun alınamaması bunun açık bir göstergesidir. Daha somut bir ifade ile Türkiye sığır ithalatında dünya’da ikinci Avrupa’da ise birinci sırada yer almaktadır. Bu övünülecek değil aslında yerinilecek bir özelliktir.

            Düşünsenize ülkemizde her yıl milyonlarca hektar alanda tarım yapılıyor. Ancak hayvanlara yedirecek kadar saman bulamıyoruz ve saman ithal etmeye başladık. İzmir Limanı ülkemiz için oldukça önemli bir liman ve önceki gün bu limana Bulgaristan’dan ithal edilen dört bin ton saman gemi ile geldi. Ne derseniz deyin ve nasıl açıklamaya çalışırsanız çalışın pek bir anlamı yok. Olan samanı bile ithal eder olmamızdır. Tonu 120 dolardan satın alınan samanın bize nakliye hariç maliyeti 480 bin dolar. Türk lirası olarak karşılığı ise 1 656 000 TL’dir.  Samanın kilosu bize 8.33 dolara mal oluyor. Bunun üzerine nakliyeyi de katınca 9 doları bulamaktadır.

            Saman şu an için tonu 400 lira civarında gidiyor. Ancak, şimdi samanın en bol olduğu dönemdir. İleriki dönemlerde fiyatın çok daha artacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü en bol olduğu dönemlerde bu fiyat olursa en az olduğu dönemlerde ise 1000 lirayı bulması kaçınılmazdır. Ancak saman ithal etmeyi çözüm olarak değerlendirmek ne derece doğru beklide bunun tartışılması gerekmektedir. Ülke içinde üretim sorununu çözmezseniz ithalat sizleri biraz rahatlatır gibi gözükse de uzun vadede geriye dönüşü olmayan sorunlara sebep olabilir. Bugün çok ucuza gelen saman ithal edilmeye devam ettikçe pahalıya mal olmaya başlayacaktır. Nedeni açık; birincisi siz almayı artırdıkça satıcılarda fiyatlarını artırmaya devam edeceklerdir. İkincisi sadece almak yeteli olmuyor onun getirilmesi söz konusudur. Nakliye, analiz masrafları, karantina hizmetleri, depolama, yükleme ve boşaltma ve eğer gemi ile gelecek ise masraf daha da artacak ve liman hizmetleri için büyük paralar verilmesi gerekecektir. 50 dolara aldığını saman sizlere en az 100 dolara mal olacaktır.

            Saman ithalatı bizlere bir şey daha öğretti. Ülkemizde et sorununun temelini ot sorunu oluşturmaktadır. Ot sorununu çözmeden et sorununu çözme imkanımız yoktur. Ot üretimi konusunda belli merkezler (Konya, Ankara ve Urfa gibi) seçilerek buralarda yem bitkisi ve ot üretimi geniş alanlarda yağılabilir. Bu illerin hem alt yapıları yeterli hem de üretici potansiyelleri oldukça iyi durumdadır. Bir diğer konuda meralarımız. Maalesef meralarımız her geçen gün biraz daha dışlanıyor ve yok sayılıyor. 1970’li yıllarda 44 milyon hektar olan mera alanlarımız günümüzde 9 milyon hektara düşmüştür.  Böyle giderse daha da azalacağını söylemek kahinlik olmayacaktır. Endüstri bölgesi yasası, belediye yasası ve büyük şehir yasası meraların elden çıkmasını kolaylaştırıcı etkiler yaptığı için çoğu kişinin iştahını kabartmakta ve meraları ele geçirebilmektedirler.

            Yapılacak olalar belli aslında ama genel olarak bakış açısının değişmesi gerekiyor. Yöneticilerimiz et sorununa genel olarak kasaptan başlayarak çözüm aramaya çalışıyorlar. Asıl olan tarladan ya da meradan başlanarak sorunların çözümünün yapılmasıdır. En basitinden Et ve Süt Kurumu bu yıl içinde yaklaşık 500 bin civarında besi hayvanı ithal edeceğini duyurdu. Peki, şunu sormak gerekiyor; bu hayvanlar ne ile beslenecekler. Herhangi bir beslenme programı yapıldı mı? Kaliteli yem yedirmeyi bırakın samanımız bile yok.

           

 

 



627 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı - 26/12/2022
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı
Sıfır Emisyon Mümkün mü? - 14/12/2021
Sıfır Emisyon Mümkün mü?
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi - 01/07/2021
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi - 15/06/2021
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine - 02/06/2020
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 - 09/01/2020
Yoksulluk Algısı Araştırması-3
Tarım Kredi Raporu - 16/12/2019
Tarım Kredi Raporu
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı - 26/11/2019
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... - 26/11/2019
Tarımsal Alandaki İddialara Dair...
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451532.5815
Euro34.684134.8231
Hava Durumu
Saat