25/02/2016
Güney Doğu Anadolu Bölgesinde devam eden terör olaylarına müdahale devam ediyor. Gerçekten mücadele edilip edilmediğini bilmiyoruz. Ancak basın sürekli olarak kararlılıkla mücadele edildiğini söylüyor. İnşallah doğrudur. Bazı il merkezleri ve ilçelerde sokağa çıkma yasakları uygulanıyor. Asker ve Polis oralara maalesef giremiyor. Açıkça bir savaşın olduğu anlaşılıyor. Nereye kadar süreceği tam olarak bilinmese de uygulanmaya çalışılan planda milleti bıktırıp artık “lanet olsun ne haliniz varsa görün” demeye getirtilmeye çalışıldığı anlaşılıyor. Bunda da başarılı oldukları anlaşılıyor. Çünkü özellikle şehit cenazelerinde vatandaşların tepkileri artık farklı düşündüklerini gösteriyor.
Bu arada Başbakan Davutoğlu Mardin iline gelerek orada bölgeyi rahatlatacağı beklenen bazı çalışmaların yapılacağını açıkladı. Yapılan açıklamalar başlıklar halinde kısaca şunları içermektedir;
- Millet ve devlet arasındaki farklılıklar ortadan kaldırılacak. İnsan odaklı devlet anlayışı oluşturulacak.
- Kamu düzenini tehdit eden tüm unsurlar engellenecek. Herkesin eşit pay sahibi olduğu bir kamu düzeni oluşturulacak.
- Yeni anayasa hazırlanacak. Yeni yapı demokratik anlayışla inşa edilecek.
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı zarar gören her bir aileye destek programı uygulayacak. Evini terk etmek zorunda kalanlara kira yardımı yapılacak. Zarar gören okullar yeniden imar edilecek. Çatışmalardan etkilenen öğrencilere Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından ücretsiz barınma imkanı tanınacak.
- Tüm vatandaşların kayıpları telafi edilecek. Doğu'da prim borçları gecikme zammı olmaksızın ertelenecek. Esnaf ve çiftçiye faizsiz kredi sağlanacak. İstihdam artışı için yeni yatırım hamlesi başlatılacak. 2016 - 2018 döneminde GAP bölgesine 26,5 milyar TL yatırım yapılacak.
- Tüm tarihi şehirlerde tarihi dokuyu koruyacak şekilde ihya çalışmaları yürütülecek. Kent altyapıları gözden geçirilecek. Yollar rehabilite edilecek.
- Yerel yönetimlerin yetki alanları genişletilecek ancak aynı zamanda yetki istismarının önüne geçilecek. Denetimler artırılacak.
- Yerel yönetimler bulundukları bölgede iletişim birimleri kurup, iletişim stratejileri geliştirecek.
- Bütün bölge ve illerde istişare makamları kurulacak. Sivil toplum kuruluşları muhatap alınacak.
- Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlarda birleştirici ruh harekete geçirilecek. Ayrım gözetmeden kardeşlik anlayışı ön plana çıkarılacak.
Açıklanan maddeler yüzeysel olarak bakıldığında kulağa hoş gelmektedir. Ancak ayrıntılara inilince pekte öyle olmadığı görülebilmektedir. Özellikle yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması konusu PKK ve yandaşlarının özellikle üzerinde durdukları konudur. Özerklik konusunda istedikleri bir çalışmadır. Böyle bir kararı neden aldıkları anlaşılamamaktadır. Ayrıca istişare makamları konusu oldukça kapalıdır. Bundan ne kastedilmektedir. Kimlerden oluşacaktır. Bununda açıklanması gerekir. Çünkü belirtilen makamlar PKK ve yandaşlarının istediği bölge meclisleri gibi bir oluşum olacaksa o da yine devlete değil terör örgütlerinin işine yarayacaktır.
Bizim açımızdan değerlendirildiğinde en ağır sözlerden birisi Türk kelimesini nerdeyse hiç kullanılmamış olması ve Davutoğlu diyor ki, 'Bakanlar Kuruluna baktığımda, ben bir Türkmen aşireti çocuğuyum. Sol tarafımda bir Mezopotamya çocuğu, bir Kürt çocuğu oturur, Mehmet Şimşek Başbakan Yardımcımız. Sağ tarafımda Karadeniz'den bir başka vatan evladı, Numan Kurtulmuş. Ama en uç noktada Batı Trakya'dan, Rumeli'den gelen bir Rumeli çocuğu, Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanımız.' Bu sözlerden benim anladığım karma bir millet olduğumuz ve Türklerinde bu karmaşa içinde bir yer edinmiş olan küçük biz azınlık olduğudur. Türk milletine büyük bir haksızlık yapılmaktadır. Türkler bu ülkede azınlık değildirler. 'Yeni bir milli birlik ve kardeşlik süreci' adı altında yeni bir açılım sürecinin başlatıldığının anlaşıldığı günümüzde bu tür söylemlerin ciddi sakıncalar yaratabileceği asla gözden kaçırılmamalıdır. Özellikle yönetici konumunda olanların daha dikkatli olması ve bir tarafı yapalım derken başka bir tarafı yıkmamak gerekir.
Devamı 
