Üstad Necip Fazıl’ın dizeleriyle başlayalım;
“Elindeyse zamana geçme dur diye dayat!
Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat…”

İnsanın en vurdumduymaz olduğu konu “zaman” mefhumudur herhalde. Zamanın kıymetini pek bilmeyiz, bilsek te bilmezden geliriz. Hiç yaşlanmayacak gibi davranırız, daha zamanı gelmedi deyiverir geçeriz.

Yüz yaşına gelmiş birine sorsanız, nasıl geçti bu günler diye? Bir asra sığan ömrü, daha dün gibi der ve bir iç çekerek dalar gider derinlere.

Çocukluğuna, gençliğine dönmek için neler vermez ki insan. Ama geçmiştir yıllar, su gibi akıp gitmiştir zaman.

Peygamber Efendimiz (sas) konunun ehemmiyetini anlatmak için, ondört asır evvel bizlere şöyle seslenmişti: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini iyi bilmelisin: Ölümünden önce hayatının, meşguliyetinden önce boş zamanının, fakirliğinden önce zenginliğinin, ihtiyarlığından önce gençliğinin ve hastalığından önce sağlığının.”

Buna rağmen dikkate almayız gençliği, sağlığı, hayatın anlamını ve hepsinden de önemlisi zamanı. 2015 yılı da işte böyle bir zaman dilimi olarak geldi ve geçti. Geçen diğer yıllar gibi artık o da mazi oldu.

Yeni bir yıla girerken tabii ki umutla, ümitle, geleceğe güvenli bir bakışla planlarımız olmalıdır. Ancak geçmişin de bir muhasebesini yapmamız gerektiği de kaçınılmaz bir gerçektir.

Kısaca belirtirsek; ticarette geçmiş yılın kar ve zararı hesaplanır, gelecek yılda yapılacak işlere göre bütçe ayrılır. Zarar edilmişse o zarardan kara dönüş için formüller aranır. Bunu başaramayan işletme iflas etmek zorunda kalır. Bu zarar sadece kendisini ilgilendirmez. Çalıştırdığı işçiden, ailelerine ve ülke ekonomisine kadar zararı dokunmuş olur.

İnsan hayatı da buna benzer. Yeni bir yıla başlarken önce geçmişin hesabı mutlaka düşünülmelidir. Kendimizden başlayarak, çocuklarımıza, ailemize, komşularımıza, mahallemize, ülkemize ve insanlığa karşı sorumluluklarımızı yerine getirebildik mi? Elbette en önemlisi bizleri yaratan Yüce Allah’a (cc) kulluğumuzun gereğini yapabildik mi? Rızkımızı helalinden kazanabildik mi? İnsanların hakkını hukukunu gözetebildik mi?

“Elinden ve dilinden emin olunan insan” olabildik mi?

Buna benzer soruları kendimize sorarak bir sağlama yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Sonuç olumlu çıkıyorsa ne mutlu bize.

2016 yılında da daha iyilerini yaparak başkalarına örnek olabiliriz. Olumsuz bir sonuç çıkarsa, hemen eksikliklerimizi gidererek hatalarımızdan vaz geçebilmeliyiz.

Yüce Allah (cc) şöyle buyuruyor: “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse onun cezasını görecektir.” (Zilzal-7,8)

2016 yılı ailemize, komşularımıza, cennet vatan ülkemize ve bütün insanlığa huzur, esenlik ve mutluluk getirsin.

Zulüm altında inim inim inleyen bütün insanların kurtuluşuna, zalimlik yapanların yok oluşuna vesile olsun.