YALANA ŞAHİT OLMADIK, YILANA YATAK OLMADIK…

Değer yargıları; bir milleti millet yapan, diğer milletlerden ayıran en temel unsurlardan bir tanesidir. Hatta öyle bir unsurudur ki değer yargıları; O milletin ezelden ebede var olmasının temel sebebidir.

Türk Milletinin millet şuurunu benimsemiş her ferdinde bireysel ya da kitlesel çıkarlar uğruna köprüyü geçene kadar, işin görülene kadar bazı şeylere göz yumma görmezden gelmek hastalığı yoktur. Bu yüksek şuurla şereflenmiş fertlerin sadece anlık kaygılarla geleceği düşünmeden yalan ve riya ortamında boy göstermesi, o ortamda yükselmesi bu şuurun kabul etmeyeceği hafzalaların almayacağı en güvenilir makam olan ve hiçbir zaman etkinsi kaybetmeyen vicdanlarına sığmayacağı aşikârdır.

Yalandan nemalanıp yılanla arkadaş olanların unutmaması gereken tek şey yarenlik yaptığı yılanın er ya da geç kendisini ve yol arkadaşlarını sokacağı ve de zehrinin bir ömür boyu damarlarında dolaşacağıdır.

TÜRK MİLLİYETÇİLERİ ÜLKE KURTARMIŞ VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ DEVLET KURMUŞTUR…

Türk Milliyetçiliği, Oğuz Kağan’ın ‘ Tüm dünya devletim olsun, milletim de çok olsun.’ sözüyle Orta Asya bozkırlarından Anadolu’ya at koşturan, tüm dünyaya nizam vermeye çalışan bu nizamın içinde Cenab-ı Allah’ın eşrefi mahlûkat sıfatıyla yarattığı kendi hüsün sıfatını tecelli ettirdiği insanoğlunun layıkıyla yaşamasını sağlayan mükemmel bir dehanın kusursuz bir sistemidir.

Türk Milliyetçiliği, Türk Milletinin tarihin karanlık odaların hapsolmasını, tarih sahnesinden silinmesini engelleyen, milletini yüzyıllardır ayakta ve diri tutan, milleti devlet yapan,  devleti koruyan, devleti için yaşayan millet, milleti için yaşayan devlet ülküsünü benimseten bir ideolojiden ziyade yaşam tarzı olan en sağlam temeldir.

Türk Milliyetçiliği, esaret altında yaşamaktansa ölmeyi tercih eden, onlarca devlet kurmuş mazisinde başarıların hiç eksik olmadığı ilk Türk Devletinden Türkiye Cumhuriyetine kadar olan zincirin en sağlam halkasıdır.