• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ilkeliyazilar

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Ufuk KARADAVUT
Evrensel Etiğin Uygulanabilirliği
02/05/2018

      Evrensel bir etik oluşturma ve daha da önemlisi bunun uygulanmasını sağlamaya çalışmak oldukça önemlidir. Ancak önemli olduğu kadar da zor bir iş olarak görülmektedir. Verensel bir etiğin uygulanabilir olması için evrensel olarak herkesin kabul edebileceği ve uygulayabileceği standartlara uyması gerekir. Elbette bu standartları yakalamak öyle sanıldığı kadar kolay olmayacaktır. Çünkü toplumların yaşam koşullarını ve birlikteliklerini büyük ölçüde gelenekler ve dini değerler belirlemektedir. Bunlardaki farklılıklar da değerlerin anlaşılmasını ve algılanmasını farklı kılacaktır.

       Genel olarak batı toplumları etik gibi kavramları kendi emperyalist düzenlerinin devamı için kullanmaktadırlar. Böyle olunca da diğer toplumlarda etik davranışlar istenmeyen davranışlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu biraz açmak gerekirse, Dünya Bankası, Uluslar arası Para Fonu ve Güvenlik konseyi gibi oluşumların halka vermek istedikleri aslında yapılanların daha sağlıklı ve güvenilir bir şekilde yapılabileceği olmalıdır. Ancak maalesef uygulamada her zaman istenilenler olmamaktadır. Bu kurumların yöneticileri büyük firmaların ya da büyük olarak tanımlanan devletlerin özel olarak görevlendirdikleri kişilerden oluşmaktadır. Bu nedenle yapılanlara sadece kendi menfaatlerini korumak ve mümkün olduğunca bundan kazanç elde etmektir. Bizler için söylenenlerin herkes için geçerli olduğunu bilmek gerekir. Evrensel olarak ifade edilen kavramların gerçekte ne kadarının evrensel değerler taşıdığı bilinmelidir. Bu sağlanabilirse gerçek anlamda gerçeklik ve geçerlilikte sağlanmış olur. Evrensel etik gerçekleşebilir mi yoksa bir hayalden mi ibarettir. Eğer bu soru net ve doğru bir şekilde açıklanırsa ileriye doğru daha sağlıklı bakabilir ve programlama yapabiliriz.

Evrenselleşme öncelikle evrenselliği oluşturan diğer kültürleri ve bu kültürlerin özelliklerini anlamak ile başlar. Her kültür kendi özellikleri ile vardır. Kültürel gelişme de zaman içerisinde çok farklı kaynaktan beslenen süreklilik gösteren bir süreci kapsar. Hatta öyle bir yapıyı bünyesinde taşır ki, burada aslında birbiri ile doğrudan ilişkili olsa bile hiç ilgisi yokmuş gibi duran özellikler, çok farklı düşünce ve inanışlar, bazen de birbiri ile zıt olan ya da gözüken anlaşmazlıkla söz konusu olabilmektedir. Ancak her zaman için açık, yeniliğe ve öğrenmeye karşı olmayan bir yapıdadır. Hangi kültürel yapı olursa olsun tarih sürecinde mutlaka değişime sahip olmuştur. Her ne kadar kendisini koruma içgüdüsü nedeni ile aynı kalma ya da konumunu muhafaza etmek gibi düşünceler geliştirse bile çoğu zaman bunda başarılı olunamamıştır.

Değişimler ve dönüşümler her zaman ve her dönemde değişmiştir. Ancak neler değişirse değişsin temel insani değerlerin algılanması konusunda ciddi değişiklikler meydana gelmemiştir. Diğer bir deyişler ahlak kavramının temel anlayışı değişmeden yüzlerce yıl kalabilmiştir. Bunun en önemli örneği Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği İnsan Hakları Bildirgesidir. Bu bildirge aslında temel insani hakları açıklamaya çalışmaktadır. Bunun temelinde bakıldığında dini ve ahlaki temelin ağır bastığı görülür. Elbette bu kabul edilebilir bir gerçektir. Çünkü insan hayatında en önemli belirleyicilerden olan din tarih boyunca etkili olmuştur. Günümüzde etkilidir ve ileride de etkili olmaya devam edeceği beklenmektedir. İnsan Hakları Bildirgesini Hatırlayalım;

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 10 Aralık 1948 tarih ve 217 A(III) sayılı Kararıyla ilan edilmiştir. 6 Nisan 1949 tarih ve 9119 Sayılı Bakanlar Kurulu ile "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin Resmi Gazete ile yayınlanması yayımdan sonra okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu Beyanname hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması" kararlaştırılmıştır. Bakanlar Kurulu Kararı 27 Mayıs 1949 tarih ve 7217 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanmıştır.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu; İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu Bildirgeyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini ilan eder.

Madde 1-

Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

Madde 2-

Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya 203 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.

Madde 3 –

Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.

Madde 4-

Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır.

Madde 5-

Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.

Madde 6-

Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır.

Madde 7-

Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Bildirgeye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.

Madde 8-

Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.

Madde 9-

Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.

Madde 10-

Herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır.

Madde 11

1. Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır.

2. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal yada uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

Madde 12- Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve adına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.

 Madde 13-

 1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.

2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.

Madde 14-

1. Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.

2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ülkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz.

 Madde 15-

1. Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır.

2. Hiç kimse keyfi olarak yurttaşlığından veya yurttaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz.

Madde 16-

1. Yetişkin her erkeğin ve kadının, ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır.

2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.

3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.

Madde 17-

 1. Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır.

2. Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz.

Madde 18-

Her şahsın fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyetini, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve âyinlerle izhar etmek hürriyetini gerektirir.

 Madde 19-

Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.

Madde 20 -

1. Herkesin silahsız ve saldırısız toplanma, dernek kurma ve derneğe katılma özgürlüğü vardır.

2. Hiç kimse bir derneğe girmeye zorlanamaz.

 Madde 21-

1. Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.

2. Herkesin ülkesinin kamu hizmetlerinden eşit olarak yararlanma hakkı vardır. 3. Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir. Bu irade, gizli veya serbestliği sağlayacak benzeri bir yöntemle genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak ve belirli aralıklarla tekrarlanacak dürüst seçimlerle belirlenir.

Madde 22-

Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve kişiliğinin serbestçe gelişim için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.

Madde 23 -

1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.

3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.

 Madde 24-

Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı vardır.

 Madde 25 -

1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.

2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.

 Madde 26 -

1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.

2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır.

Madde 27-

1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.

2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.

Madde 28-

Herkesin bu Bildirgede öngörülen hak ve özgürlüklerin gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.

Madde 29 -

1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.

2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.

3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.

Madde 30- Bu bildirgenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.

Verilen bu bildirge aslında etiğin evrenselleşmesi açısından yapılan önemli adımlardan birisidir. Ancak bu maddelerin uygulamalarında ve yorumlanmalarında sıkıntılar yaşanmaktadır. Bazı maddelerin uygulanıp bazılarının uygulanması ya da beğenilip beğenilmemesi söz konusu olmamamsı gerekir. Toplumsal uzlaşı için önemli bir aşamayı oluşturmaktadır.  En büyük sıkıntı da maddelerin aslında yorumu gerektirmeyecek kadar anlaşılır olmasına rağmen sıkıntılar yaşanmaktadır. Yaşanılan sıkıntıların önemli bir kısmı ülke yöneticilerinin bireysel olarak aldıkları kararların bu bildirgedeki kavramlar ve istekler ile çelişmesinden kaynaklanmaktadır. Normal şartlar altında hiçbir birey yukarıda belirtilen kavramlara itiraz etmez. Ancak iç politikadaki beklentilerin karşılanması için yapılan çalışmaların genel olarak bu maddeler ile çelişmesi durumunda yöneticiler tercihlerini kendilerinden yana kullanmaktadırlar. Bunun sonucu olarak ta çelişki sayısı artmakta ve bir süre sonra ortak noktanın kalmadığı noktaya varılır.

Elbette bundan sonra yapılacak işlerin ve alınacak kararların güvenirliği ya da evrenselliğinden bahsetme imkânı da kalmamış olacaktır. En temel konularda dahi uyuşamayan bizlerin evrensel etik kurallarını nasıl geliştirebileceğimiz ve bunları nasıl uygulamaya koyabileceğimiz halen daha çözümsüzlüğünü korumaktadır. Gelişmiş ya da gelişmekte olan ve hatta gelişmelerinin sağlanamadığı ülkelerinde bir araya gelerek benzerliklerden hareket ederek ortak bir etik değerler kümesini genelleştirilmesine çaba harcanmalıdır.

Temel anlamda istikrarlı bir şekilde değişimin olması değerlerin korunması açısından önemlidir. Ancak değişimin sınırlarını ve temel yapıya nasıl etki yapacağının bilinmesi faydalıdır. Çünkü temel yapının kökeninde ise yine ahlaki değerler yatmaktadır. Bununla ilgili bir örnek vermek gerekirse, özellikle biyoteknolojik çalışmalarda etik kavramı önemlidir. Bazılar biyoteknolojik çalışmaların tamamen kontrol altına alınarak denetimli bir şekilde yapılmasını savunurken, bazıları ise doğanın var olan eksikliklerinin düzeltilebileceği en iyi argüman olarak görmektedir. Tam bu noktada çatışma başlamaktadır. Nasıl bir çözümün bulunması gerektiği hakkında ise net bir sonuca halen daha varılamamıştır. Yakın zamanda da varılabileceği düşünülmemektedir. Ancak doğanın eksiklerini tamamlama düşüncesi oldukça iddialı bir yaklaşımdır. Daha da ilerisi yaratıcıya karşı duruştur. Çünkü Yüce Yaratıcının bütün eksiliklilerin dışında olduğuna inanırız. Bunun için eksiklik kavramı aslında eksik olarak görme isteğinden kaynaklanmaktadır. Aslında burada eş yaratıcı olma hayretinin dışavurumu yaşanmaktadır. Böylece doğayı ve evreni istenilen şekilde yönlendirme, şekillendirme ve kontrol edebilme olasılığı bulunmaktadır.

Açıkça şunu söyleyebiliriz ki, herhangi bir argüman açık bir şekilde kültürel farklılıklara bizleri yönlendiriyor ise, ne yaparsa yapsın kültürel anlamda eksiksiz bir şekilde bilgisel dayanaklarının olması gerekir. Medeniyetlerin oluşumunda ve gelişiminde ahlakın yanında töre olarak ifade edilebilecek olan geleneklerinde önemli bir yerinin olduğu bilinmektedir. Bunlar aynı zamanda evrensel etiğin oluşmasına katkı sağlayan ya da engel olan önemli faktörlerdir. Verensel etik için yerelden itibaren evrensele doğru gitmek gerekecektir. Tümevarım daha sağlıklı ve güvenli bir yaklaşım olabilecektir. Küçük yerler anlaşılmadan büyük yerlerin anlaşılması mümkün değildir.   Bütün bunlar yapılırken de etiğin evrenselleşmesi için ortak akıl yürütülmesi ve ortak kararlara varılması gerekir.

Hangi ülkenin yöneticisi olursa olsun konuşmaya geldiğinde çok güzel sözleri cesurca sarf etmekten geri durmamaktadırlar. Bazen bunların arka planını dikkate almadığımızda ya da görmezden geldiğimizde inanacak gibi de olabiliyoruz. Ancak söylenenlerden ziyade yapılanların bizim için önemli olduğunun farkında olmak zorundayız. Bu nedenle dünya genelinde konuşmaktan çok evrensel etiğin oluşturulması için ortak hareket edilmesi gereklidir. Bütün bilim dalları bir araya gelerek ortak bir bilimsel etik kullanımını zorlamalıdırlar. Aksi taktirde etiğin evrenselliği kavramı hoş bir seda olarak hafızlarımızda yer etmen ötesine geçemeyecektir. Politik söylemlerin tutarlı olmadığını siyasi tarihçiler çok iyi bilirler. Bunun içinde konuşmaların arka planlarına bakmayı tercih ederler. Yapılan konuşmanın gerçekten yanlışlıkları düzeltmek için mi yapıldığı yoksa politik kaygılar ile iç politikayı yönlendirmek için mi yapıldığını anlamaya çalışırlar.  Sonuçta önemli kısmı bunun politik yaklaşımların ötesine gitmediğini görmektedir.

Hepimizin görevi evrensel kuralları olan ve duyulduğunda, görüldüğünde ve uygulandığında herkesin aynı duyguyu hissedebileceği şekilde temel çalışmaların yapılması önemlidir. Aynı duyguyu ve düşünceyi aktif hale getirebilmek için karşımıza iki farklı konu çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, kültürel olarak var olan farklılıkların farklı yorumlamalara sebep olabileceği tedirginliğidir. Çok sayıda bilim adamının üzerinde durduğu konulardan birisidir. Ancak doğru bir yaklaşım olduğunu söyleyemeyiz. Kültürel farklılıklar ortak bir gerçeği anlamak için sıkıntı yaratmaz. Eğer siz onu tam olarak anlatamadıysanız ya da yanlış bir şekilde anlattıysanız bu sorundur. İkinci sıkıntılı konuda bilim dünyasının etik bilim ile ilgili olarak yeterli çalışma yapmamış olmalarıdır. Bilim politikalarından sorumlu olanların sorumluluklarını iyi bilmeleri ve buna göre planlarını yapmaları gerekir.

Etiğin evrenselleştirilebilmesi için sadece etik değerlerin değil aynı zamanda evrensel değerlerinde bunlar ile uyumlu hale gelmesi gerekir. Değerler ile etik kuralların birbiri ile çatıştığı durumlarda etiğin evrenselleşmesinden bahsetmek doğru olmaz. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere Avrupa Konseyi, FAO ve UNESCO gibi pek çok kuruluşun hazırlayıp sundukları bildirgelerin genel olarak uygulanmak istenmemesinin ana nedeni değerler ile kuralların çelişmesinden kaynaklanmaktadır. Şunu da belirtmek gerekiyor ki, adını verdiğimiz ya da vermediğimizi çok sayıda kuruluş karar alırken maalesef taraflı ve yanlı kararlar alabildiklerinden güvenirlikleri de düşük olmaktadır. Zaman içinde zedelenen ve güvensizleşen bu kurumlarında artık evrensel bir etiğin oluşmasında yeterli olabilecekleri şüphelidir. Çünkü aldıkları etik kuralların kendi menfaatlerine ters gittiğini gördükleri an düşünce ve davranışları buna bağlı olarak ta uygulamaları tamamen değişebilecektir. İnsanlığın ortak değerlerini kapsaması gereken kararların sadece bazı devletlerin değerlerini savunur hale getirilmesi sonucunda etiğin evrenselleşmesi için yapılacak adımların daha da zor olacağını belirtmek gerekecektir.

Evrensellikten bahsederken evrenselliğin mutlak uya da göreceli olup olmadığının en baştan belirlenmesi gerekir. Mutlak evrensellik her insani çalışmaya uygulanabilen ve asla devredilemeyen kuralları ifade etmektedir. Adalet, başkalarına zarar vermeme, ayrımcılıktan uzak durma, bireyleri kandırmamak gibi kavramlar mutlak evrenseldir. Herkes için aynı şeyleri ifade eder ve etmelidir. Bunun aksine göreceli evrensellik ise insan davranışlarının değerlendirilmesi için kullanılan değerlerdir. Sınırlı alanlar için geçerli olabilirler. Genelleştirilebilme olasılığı bulunmaz. Bunların genel kabul görebilmeleri için mutlak evrensellik ile göreceli evrensellik kurallarının birbirleri ile çelişmemesi gerekir.



624 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı - 26/12/2022
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı
Sıfır Emisyon Mümkün mü? - 14/12/2021
Sıfır Emisyon Mümkün mü?
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi - 01/07/2021
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi - 15/06/2021
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine - 02/06/2020
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 - 09/01/2020
Yoksulluk Algısı Araştırması-3
Tarım Kredi Raporu - 16/12/2019
Tarım Kredi Raporu
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... - 26/11/2019
Tarımsal Alandaki İddialara Dair...
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı - 26/11/2019
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Hava Durumu
Saat