• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ilkeliyazilar

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Uluğ TÜRKERİ
ulugturkeri@gmail.com
Sosyal Koruma Harcamaları
10/04/2018

Sosyal koruma ülke içerisinde yaşayan insanların önlerine çıkabilecek ya da yaşama imkânı olan sosyal risklere karşı korunmaları için devlet tarafından düzenlenmiş olan bütün sosyal ve toplu olarak yapılan transfer sistemlerine denilmektedir. Hemen her ülke kendi iç dinamiklerini dikkate alarak sosyal koruma programları geliştirmekte ve bu program dâhilinde harcamalar yapmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) her yıl sosyal koruma istatistiklerini yayınlayarak ülke içinde mevcut olan durum hakkında bilgiler vermektedir. Sosyal koruma istatistikleri eş zamanlı olarak karşılıklı ya da bireysel bir düzenleme olmadan, hane halkının ya da bireylerin önceden tanımlanmış risk ve ihtiyaçlarını hafifletmek için devlet ya da özel kuruluşlardan gelen tüm verileri kapamaktadır.

Sosyal koruma gerektiren ihtiyaçlar, hasta bakımı ya da sağlıklı bakımı, engellilik, malullük, yaşlılık, emeklilik, dul ve yetim bakımı, aile ve çocuk koruma gibi sosyal olarak dışlanmış olarak kabul edilen gruplara yapılan yardımları kapsamaktadır.

TÜİK 2015 yılı için yapılan 'Sosyal Koruma İstatistikleri'ni açıkladı. Açıklanan verilere göre sosyal koruma harcaması bir önceki yıla göre %13,1 oranında artış göstermiştir. Toplam yardım olarak parasal karşılığı ise 279 milyar 734 milyon TL olarak gerçekleşmiş. Bu harcamanın yüzde 98,3'ünü (274 milyar 862 milyon TL) sosyal koruma yardımları oluştururken, sosyal koruma yardımlarında ise en büyük harcama 134 milyar 914 milyon TL ile emekli/yaşlılara yapılan harcamalar ve 80 milyar 435 milyon TL ile hastalık/sağlık bakımı harcamaları takip etmiş. Buna göre sosyal yardım harcamalarının önemli bir kısmı yaşlılara harcanmaktadır. Sosyal koruma harcamalarının gayri safi yurtiçi hâsıla (GSYH) içindeki payı yüzde 12 olurken, sosyal koruma yardımlarının GSYH içindeki payı ise yüzde 11,8 olarak gerçekleşmiş. Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla bir ülke sınırları içerisinde belli bir zaman içinde üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değerini ifade eder. Buna göre ülkemizde üretilen mal ve hizmetlerin sosyal yardım ve sosyal koruma oranları toplamına bakıldığında %23,8’lik bir kısmını oluşturduğu görülür.

Risk/ihtiyaç grupları açısından veriler değerlendirildiğinde ise yine yaşlılara yapılan harcamaların yüzde 5,8 ile en büyük paya sahip olduğu görülmektedir. Bunu, yüzde 3,4 ile hastalık/sağlık bakımı harcamaları ve yüzde 1,3 ile dul/yetim harcamaları izlemiştir. Sosyal koruma yardımlarının veriliş şekli olarak incelenmesi durumunda, sosyal koruma yardımlarının yüzde 66,2'sinin nakit para olarak ödendiği görülmektedir. Nakit yardımlarda en büyük payı yüzde 93,6 ile maaş ödemeleri (emekli/yaşlı maaşları, dul/yetim maaşları ve engelli/malül maaşları) oluşturdu. Bunu, yüzde 2,6 ile işsizlik ve yüzde 2,4 ile aile/çocuk yardımı ödemeleri takip etti. Sosyal koruma gelirlerinin yüzde 36,8'ini devlet katkıları, yüzde 31,2'sini koruma kapsamındaki bireyler tarafından yapılan sosyal katkılar ve yüzde 26,3'ünü işveren sosyal katkıları oluşturulmuştur.

Ülkemizde sosyal koruma kapsamında maaş (emekli/yaşlı, dul/yetim ve engelli/malül maaşı) alan kişi sayısı 2014 yılında 12 milyon 9 bin iken, yüzde 4,1 artarak 2015 yılında 12 milyon 498 bin kişiye yükseldi. Sosyal koruma kapsamında emekli/yaşlı ve dul/yetim maaşı alan kişi sayısı 2014 yılında 11 milyon 206 bin iken, 2015 yılında 11 milyon 669 bin kişiye ulaştı.

Aslında bu değerler incelendiğinde özellikle toplum olarak kazandıklarımızın önemli bir kısmını yardım olarak dağıttığımız görülür. Sosyal Devlet olmanın temel şartı vatandaşların rahat ve huzurlu bir şekilde yaşamasını sağlamak ve ileride baş gösterebilecek risklere karşı vatandaşı koruyacak tedbirler almaktır. Ancak burada sorun özellikle dul/yetim ve engelli/malul sayılarındaki artıştır. Bu sayıların hızlı bir şekilde artmış olması ülke içersindeki sosyal yapının hızlı bir şekilde bozulduğunu ve iş güvenlik sistemlerinin uygulanmadığı ya da ciddi eksikliklerin olduğu anlamını taşımaktadır. Bu eksikliklerin giderilmesi sadece ekonomik harcamalar ile gerçekleştirilemeyeceği açıktır. Bunun yerine iyice bozulmaya yüz tutmuş ahlaki değerleri topluma yeniden kazandırma çalışmaları yapılmalıdır. Ahlak her şeyin temelidir. Eğer rakamsal değerlerde ciddi bir artış varsa ahlaki olarak sıkıntılarımız vardır denilebilir. Ahlak ve vicdan değerleri yerine maddi değerler ön plana çekilirse bu rakamların artması kaçınılmazdır.

 



430 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi? - 10/07/2020
Salgının çalışma yaşamına etkileri: Covid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi?
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü - 10/07/2020
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Tarım Sektörü
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu - 16/03/2020
İngiltere'nin Koronavirüs Raporu
Suriye Çalıştayı - 20/12/2019
Suriye Çalıştayı
At, Katır ve Eşek Eti İthali - 18/12/2019
At, Katır ve Eşek Eti İthali
Bu kadar harcama ile nereye? - 17/12/2019
Bu kadar harcama ile nereye?
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak - 25/11/2019
Dipsiz Gölün Dibini Bulmak
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür? - 16/10/2019
Esat ve Barzani Anlaşması Ne Getirir Ne Götürür?
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi - 10/10/2019
CHP’nin Önerisi Ne kadar Gerçekçi
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351
Hava Durumu
Saat