• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

ilkeliyazilar

Hoş geldiniz!

Üyelik Girişi
Site Haritası
Takvim
Ufuk KARADAVUT
Etik Değerler ve Algıyı Manipüle etmek
25/12/2017

Algıyı manipüle etme çalışmalarının son zamanlarda yoğun bir şekilde kullanılmaya başlandığını öğreniyoruz. Aslında bunun adı daha genel ve bilinen adı ile zihin kontrol yöntemleri olarak bilinir. Zihin kontrolü de çok eskiden beri yapılmak istenen bir çalışmadır. İnsanların daha kolay bir şekilde yönetilebilmesi için yapılan çalışmaların çoğunda zihin kontrolü yatmaktadır. Konu ile ilgili olarak çok sayıda çalışma yapıldığından çok farklı yöntemler de kullanılmaya başlanmıştır.

Algı insanoğlunun düşüncesini ve hareketlerini yönlendiren önemli bir etki faktörüdür. Algıyı yönetmek ve yönlendirmek her zaman için istenmiştir. Hâkim güçlerin istediği gibi düşünmek, onların istediği gibi hareket etmek ve onların belirlediği yönde gitmek. Bunun için eskisi gibi telkin yöntemleri kullanılmıyor. Aksine çok daha kolay ve zahmetsiz işler yapılıyor. Bunların başında da insanları öldürmeyen ve hissedilmesi oldukça zor olan, ancak taciz eden elektromanyetik dalgalar kullanılmaktadır. Bu dalgalar kişinin düşüncesini bozmakta ve doğal olarak algısını yönlendirmektedir. Aslında düşünmesi gerekeni düşünmeyerek farklı şekillerde değerlendirmeler yapmaktadır.

Bu aslında aynı zamana tarihi olarak bakıldığında en güçlü zihin kontrol ve yönlendirme mekanizmasıdır. Bu sistem ilk kez 1960’lı yılların başında Prof. Jose Delgado tarafından boğalara uygulanmış ve başarılı sonuçların alındığı belirtilmiştir. Daha sonra ise insanlarda da önceleri hastalıkları tedavi etmek için ve sonra ise daha ileri gidilerek zihin kontrolü için çalışmalar başlatılmıştır. Daha önce yapılmaya çalışılan ve güncel olan ‘zihin kontrolü yöntemleri; propaganda, medya araçları, hipnoz etme, bilinçaltı mesajları (25. Kare özelliği gibi), eğitim, siyaset, reklamlar, NLP, şartlandırma, ilaç ve uyuşturucu gibi birbirinden çok farklı ‘kontrol ve yönlendirme’ araç ve metotlarının kullanıldığı zaten biliniyor. En etkilisi olan elektro manyetik dalgalarda yapılan belli bir noktadan sonra fiziki olarak, duyuları ve düşünceleri manipüle etmeye ve zihin okumaya kadar gittiği belirtilmektedir. Bunun önemli özelliklerinden birisi de Kesintisiz 365 gün ve 24 saat süren bir uyarılmaya sebebiyet vermesidir.

Zihin kontrol yöntemlerinin tamamının temel amacı, hedef kişi ya da kişileri bir konu hakkında ikna etmektir. İkna etme yöntemleri yukarıda verilen yöntemlerin hepsinde farklılıklar bulunmaktadır. Uygulandıkları zamana, uygulayan kişiye ve uygulama şekline göre başarı şansı değişiklik göstermekte ve sonuçlar arasında büyük farklılıklar görülebilmektedir. Ancak elektromanyetik sistemde ise bunların tamamı makinenin kontrolü altındadır. Bu nedenle de hata yapma imkânı oldukça azdır. İnsanların kendilerini kaybetmeme olasılıkları oldukça düşüktür. Yapılan çalışmada sesli-sessiz, görüntülü-görüntüsüz iletişim, empoze edilebilen duygular ve vücudun korku, heyecan, üzüntü, endişe gibi duygularını kullanarak onları istenilen şekle sokma işlemi yapılmaktadır. Hedef alınan kişinin kendisi için bir kontrol girişimi olduğunu fark etmesi mümkün olmamaktadır. Fark etmesi mümkün olmadığından dış etkilere her zaman için açık olurlar. Bu nedenle de kontrol edilmeleri daha kolay olabilmektedir.

Bunu daha net bir şekilde ifade etmek için bir örnek vermek istiyorum: Kulağımız dışarıdan duymuş olduğu sesleri beynimizin algılayabileceği forma sokmakta ve bunların anlaşılmasını sağlamaktadır. Şimdi beynin kulaktan gelen sinyalleri aldığı bölgeye sanki kulaktan geliyormuşçasına sürekli olarak elektromanyetik sinyaller gönderilmesi durumunda kulaktan bağımsız oluşan bir duyma faaliyeti gerçekleşmiş olur. Böylece farkında olmadan çok şeyi gizlice ve sürekli olarak duyan beyin, biraz daha genel olarak düşünürsek gözden habersiz gören, deriden habersiz dokunan ve burundan habersiz koku alan beyin faaliyetlerinin kolay bir şekilde manipüle edilmesi söz konusu olabilmektedir.

Makineler bunları yaparken özellikle algılarımızı yöneten vücudumuzun ana yapısı olan endokrin sistemini örnek almakta ve bu sistem üzerinden faaliyetlerini sürdürmektedir. Endokrin sistemi manipüle edilince zaten gerisi kendiliğinden gelmektedir. Diğer manipüle edilmesi gereken sistem ise sinir sitemidir. Bu iki sistem kontrol edildiğinde insanlara yaptırmayacağınız şey yoktur. Özellikle uyuşturucu kullananların bu iki sistemin vücuda alınan kimyasallar nedeni ile etki altına alındığı ve insanların belli bir süre sonra kontrolden çıktıkları konunun uzmanları tarafından ifade edilmektedir. Aynı sistemin kimyasal olmadan uzaktan elektromanyetik dalgalar ile yapıldığını düşünürsek olayın ne kadar karmaşık olduğunu algılayabiliriz. Hatta daha ilerisi insanlığın ne kadar büyük tehdit altında olduğunu da görebiliriz. Olayların ve gelişmelerin farkında değiliz belki ama beynimizin alıkonması ve işgal edilmesi ile birlikte yönlendirmeye ve her türlü telkine hazır hale gelmiş daha doğrusu getirilmiş olmaktayız.

Ülkemizde bu şekilde bir uygulamanın var olduğu söylense de ispat etme konumunda olmadığımız için bir değerlendirmede bulunamıyoruz. Ancak olma ihtimalinin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Günümüzde ülkemizde var olan çok farklı akıl almaz olayların gerçekleşmesi, bu da olur mu türünden gördüklerimiz, duyulan sapıklıklar ve anormalliklerin sebeplerini araştırmak gerekir. Yanlış ya da yalan olduğu bilinmesine rağmen insanların rağbet gösterdikleri olaylar ya da kişilerin el üstünde tutuluyor olması da benzer şekilde zihinlerin manipüle edilmesi sonucu olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bunun nasıl yapıldığı tartışılmalıdır.

Konu ile ilgili olarak bazı bilim insanlarının söyledikleri ve uyarılarını dikkate almalıyız; Prof. Dr. Selim Şeker “İnsan beynindeki noktalar arasında öyle yerler var ki, bunların uyarılması durumunda kişi, adam bile öldürebilir. Yine aynı yöntemle kişiye uzak bir mesafeden kalp krizi geçirtilebilir.”, Nath Rizal “Kontrol eden kişi zihnimin derinliklerimi işgal ettiği ve beni sürekli sorguladığı için, özel hayatım dahil benim hakkımdaki her şeyi biliyordu. Onun beyni ve benim beynim âdete su ve süt gibi birbirine karışmıştı. Ve bu da onun işini oldukça kolaylaştırıyordu. Süreç içerisinde eğer bir şeyi gizlemeye çalışırsam, telegramcı hemen daha fazla acı veriyordu”, Prof. Dr. Jose Delgado, Toplumumuzun siyasî kontrolü için bir psikocerrahî programına ihtiyacımız var. Amaç, zihnin fizikî kontrolüdür. Kendisine sunulan normdan sapan fert, cerrahî olarak kesilip atılabilir. Fert, en önemli gerçeğin kendi varoluşu olduğunu düşünebilir, fakat bu yalnızca onun bakış açısıdır. Bu bakışta, tarihî yaklaşım eksiktir. Oysa insanoğlunun kendi zihnini geliştirme hakkı yoktur. Beyni elektriksel olarak kontrol etmeliyiz. Bir gün ordular ve generaller, beynin elektriksel uyarımla kontrol edilecektir”, Dr. Igor Smirnov “Tanrıdan bir emir gibi gelir ve karşı konulamaz”, David K. Krech, “Yapmakta olduğumuz araştırmalar sonunda yapacağımız buluşun sonuçları atom fizikçilerinin başarısından, daha da dehşet verici olacaktır. Kendimizi aptal gibi hayretler içinde yakalanmış, safça aklı karışmış, göz göre göre işlenmiş bir suçtan dolayı hüzün dolu vaziyette bulmaktayım.”, Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise “Elektromanyetik dalgalar ile insan beyninde zaman duygusunu kaybettirme, şaşkınlık hali oluşturma, mekân bulamama gibi durumlar oluşturmak mümkün” demektedir. Görüldüğü gibi konu uzmanı bilim adamlarının söyledikleri kan dondurucu niteliktedir.

Ülkemiz konum olarak oldukça stratejik bir yerdedir. Bu özelliğinden dolayı da pek çok ülkenin ve toplumun göz koyduğu bir coğrafyadadır. Bu nedenle buraları almak ve Türkleri bu topraklardan sonsuza kadar göndermek isteyenler olacaktır. Eğer gönderemezler ise de farklı yöntemler ve algılar ile Türklüğü bitirmek istemektedirler. Böylece Türk olmayan Türkler ile yaşamak duygusu içinde olacaklardır. Bilim insanlarımızın ve devlet yöneticilerimizin bu konuda uyanık olması ve halkımızı bilinçlendirmesi faydalı olacaktır.

Elbette konunun etik açıdan değerlendirmesini yapmak oldukça zordur. Ancak bazı hastalıklar ile mücadelede yardımcı olması için yapılabilecek olan çalışmaların amacından saptırılarak farklı şekillerde kullanılması doğru değildir. Aynı zamanda etik kurallara da aykırıdır. Bir olayın etik açıdan değerlendirilebilmesi için onun kurallarının olması ve herkes tarafından biliniyor olması gerekir. Açık, net ve anlaşılır olması gerekir. Gönüllülük olsa bile bunun toplumun vicdanında da yer bulması ve kabul edilir olması gerekir. Kişiye göre iyi olan başkaları için iyi olmayabilir. Bu nedenle olaylara bakarken kişiler olarak değil toplumsal olarak ve toplumun menfaatleri açısından bakmak gerekecektir. Etik değerler bunu gerektirir. Eğer gerçekten etik değerlere önem vereceksek etik değerlere önem vermeliyiz. Ancak görünen o ki böylesi bir uygulamanın etik değerler ile bağdaşmasının mümkün olmadığıdır. 



785 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı - 26/12/2022
Virüs fırtınasından sonra Enfeksiyon saldırısı
Sıfır Emisyon Mümkün mü? - 14/12/2021
Sıfır Emisyon Mümkün mü?
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi - 01/07/2021
Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi - 15/06/2021
Salgın Hastalıkların Kısa Tarihi
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine - 02/06/2020
Kitlesel Yokoluşlar Üzerine
Yoksulluk Algısı Araştırması-3 - 09/01/2020
Yoksulluk Algısı Araştırması-3
Tarım Kredi Raporu - 16/12/2019
Tarım Kredi Raporu
Tarımsal Alandaki İddialara Dair... - 26/11/2019
Tarımsal Alandaki İddialara Dair...
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı - 26/11/2019
Kaçak Zeytinyağı Yerli Zeytinyağı Savaşı
 Devamı
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.237032.3662
Euro34.794534.9339
Hava Durumu
Saat